12 Ocak 2010 Salı

Rachel Bensusan neleri kimleri sever ?

Bu entry'nin burada olmasına çok da gerek duymayacak insanlar olabilir tahminimce. Ben de yazarken bir daha düşünmedim değil. ama sonra aklıma geldi ki ben beğendiğim tasarımcıları cıcığı çıkana kadar araştıran, gerekirse facebook sayfalarını bulup özel hayatlarına dair de bi şeyler öğrenmekten keyif alan, twitter'larını takip etmeye özen gösterip günlük hayatlarını da bilmeyi seven (kısacası meraklı : ) ) ve bi de yetmezmiş gibi sketchbooklarını da bulduğumda inceleyen bi insanım (hatta en sevdiğim bölümü bu). kısacası sevdiğim tasarımcıları her detayıyla öğrenmeyi seviyorum. bunun bir sebebi, yarattıkları şeylerin nerelerden gelmiş , esinlenilmiş vs olduğunu görmeyi , hatta keşfetmeyi seviyorum. Çünkü insanların yalnızca ve yalnızca yarattıkları şeylere bakarak o yarattıklarını gerçekten anlayabiliceğimizi düşünmüyorum. onun öncesinde ve sonrasında neler yarattıkları , bu yarattıklarının nerelerden geçerek son haline gelmiş olduğu vs her biri önemli şeyler.. bu sebeple ben de bu entry'de sevdiğim bazı şeylerden bahsedebilirim. ama daha sonra : )

Rachel Bensusan to be continued..

Rachel Bensusan to be continued..


Ben kimim sorusunun yanıtı çok zor iken benim tasarımlarım nereden geliyor , tasarıma bakışım nedir ve bu konularla ilgili geçmişim nedir gibi soruların yanıtları daha kolay ... Çünkü kendimi bildim bileli tasarımın / sanatın farklı dallarıyla uğraşıyorum.


Kendimi baya küçük yaşlarda annemle oturmuş vitray yaparken, daha sonraları kumaş boyarken ve hatta daha ilkokulda bir resim ödevi için 6 saatimi verirken hatırlıyorum (O ödevi hala saklıyorum. O yaşlarda bu kadar farklı materyali bir A3 kağıdı üzerinde kullanan bir çocuk daha görmediğimden sanırım. ve hala farklı materyalleri bir arada kullanmaya bayıldığımdan)


Her neyse bunlar geldi geçti benim tasarım sevgim beni bir türlü bırakmadı. Sabancı Görsel İletişim'e girmeye niyetlenmişken Psikoloji'ye olan ilgimi farkedip kendimi Boğaziçi Psikoloji'de bulmuşken yan gelip yatma sevgim beni bir yıl hazırlık okumaya itti. Bir yıl hazırlık okumak ise Alman Lisesi'nden mezun olmuş bir insan için pek akıl karı değildi. Bunu farkettiğim gibi ikinci yarımı dondurup bir dönemliğine Grafik Tasarımı eğitimi almaya karar verdim. İyi ki de vermişim. Bu sayede kendi görsellerimi kendim hazırlayabiliyorum (aslında bu her zaman o kadar da mükemmel bir şey diil. bazen bişileri başkaları yapsa keşke dediim olmuyo diil anlıycaınız).


Grafik Tasarımı, Porselen Atölyesi, Stop Motion Atölyesi, Fotoğrafçılık Dersleri ve Film Dersleri gibi Boğaziçi'nin bütün sanatsal nimetlerinden faydalandıktan sonra (ki bi tek sanatsal diil, oryantal dersi almışlığım da var: ) ) kendimi en son Moda Atölyesi'nde buldum. Moda Atölyesi'ne gide gele , kendim için bir şeyler dikmek için sabahladığımı görmem bende bir ampulün yanmasına sebep oldu. Aslında bu ampulü biraz da kardeşim yaktı diyebiliriz. Kardeşimin "Sen hala moda okumak için ne bekliyorsun?! " sorusu kafamı kurcalarken aynı zamanda okulum da bitiyordu. ve ben hızlıdan bu fikre alışırken aynı zamanda da moda eğitimleri araştırmaya başlamıştım bile. Tabi ki okulumun bitmesine azıcık kala "Ee güzel kızımız okulun da bitiyor şimdi ne yapacaksın" gibi mükemmel sorular soran aile fertlerinden gizli bir şekilde.. uzun uğraşlar ve araştırmalar, üstüne bir de ailemi ikna etmem sonucu kendimi Londra'da Central Saint Martens'te buldum.


Central Saint Martens'te derslerime gider çok çalışkan kız modelini oynarken her (gören ordan birine aşık olduğumu sanırdı ) Cumartesi kendimi Portobello Markt'ta genç tasarımcıların standlarının arasında buluyor yaklaşık her Pazar da Bricklane'de yine genç tasarımcıların, bu sefer bir de ikinci elcilerin arasında buluyordum.


Gel zaman git zaman ben bu kadar çok tasarım overdose'undan sonra İstanbul'a geldiğimde bir şeyler üretmeden duramayacaktım elbette ki... Yoğun beyin fırtınaları sonucunda Aralık sonunda RachelBensusan markamı yaratıp kamuoyuna (?!) sundum. İlk başta, yani şimdilerde taç ve tarak tasarlamaktayım. Bunların hepsi rengarenk tüylerden ve üzerlerine uygun bulduğum, biçok zaman vintage ve sayıca az bulunabilen materyallerden oluşan taç ve taraklar.


Gören ve alanların tasarımlarımı çok sevmeleri beni çok mutlu ederken zaten markamın amacını da bu olarak belirlemiş olmam bir rastlantı olmasa gerek. Tasarladığım ürünlerin sahipleri için özel olmalarını, ve takarlarken de odalarında gözleri önünde tutarken de onlara güzel şeyler hissettirmesini istiyorum. Hatta hatta taç ve taraklarımı üzerlerine logomu yapıştırdığım şeffaf kutular içinde vermemin sebebi de bu. Ürünlerimi alan kişilerin onları öyle çok sevmelerini istiyorum ki benim birçok zaman özel bir şey aldığım zaman yaptığım gibi göz önünde tutmalarını ve ara ara bakmalarını istiyorum : )


çok mu hayal kuruyorum ?

çok hayal kuruyorsam da hayal kurmanın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum neyse ki .. Sona yaklaşırken demek istediğim bir şey daha var. Bu, benim hayatımın sadece şu an aklıma gelen kısmı . Aklıma geldikçe, hayatım değişip şekillendikçe buraya yazmaya ve bunları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim !


Beni takip etmeye ve ettirmeye devam edin :)


Ciao !

Bu blog neymiş bi bilen var mı?

Bu blog bana ve tasarımlara ait bir blog. Bunları paylaştığıma göre bi nevi size de ait bir blog : )
özetle rachelbensusan.blogspot.com
Related Posts with Thumbnails